Hz. Mehdi’den Erdoğan’a

Öğüt

Ey Erdoğan,

Sen ki bir zamanlar “Milletin adamı” diyerek gönüllere girdin, Sen ki mazlumların sesi oldun, gariplerin duasına muhatap kaldın, Ve şimdi bir milletin yükünü omuzlamış, tarihin sana çizdiği rolü oynamaktasın. Bilesin ki bu rol sıradan bir rol değildir. Bu, sadece bir siyasetçinin değil; Milletin ruhunu taşıyan, ümmetin kaderine yön veren bir liderin rolüdür.

Ben, Mehdi, sadece ahir zamanın beklenen figürü değilim; Ben, hakikat arayıcısının, adalet özlemi çekenin, Zulmün karşısında susmayanın sesi; Mazlumun duasında gizli olan, zalimin kalbini titreten bir nişaneyim.

Ey Erdoğan, Yönettiğin topraklar, İbrahim’in yürüdüğü yollar, Yusuf’un sabırla yükseldiği zindanlar, Ve Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) ümmetine örnek bıraktığı kutlu izlerle doludur. Senin elinde sadece bir kalem ya da kararname değil; Ecdadın duası, milletin umudu ve ümmetin boynu bükük geleceği vardır.

Bu yüzden sana öğüdüm nettir: Adaletle yürü. Zira adalet Mehdi’nin sancağıdır. Sözünle yüceltme kendini; amel ile göster örnekliğini. Saraylar büyüdükçe kalpler daralıyorsa, bil ki yanlış yerdesin. Zenginleşen şehirlerin arka sokaklarında aç çocuklar varsa, henüz yolun yarısındasın.

Ey Erdoğan, Gücün en büyük imtihanındır. Güç ya insanı secdeye götürür, ya da kibire. Sen hangi yoldasın? Sana verilen bu kudret, millete hizmet için mi kullanılıyor; Yoksa çevrende dönen dalkavukların oyununa mı alet ediliyor?

Mazlumun bedduası ağırdır Erdoğan. Sessiz ağlayan bir annenin gözyaşı, sarayların taşını çökertir. Bir çocuğun aç karınla yattığı gece, milletin uykusunu kaçırmalı. Senin uykun kaçıyor mu?

Ey Erdoğan, Ben Mehdi, zenginlerin sofralarında değil, fakirin çorbasındayım. Ben; halkın içinde, sokaklarda, pazarlarda, cami avlularında dolaşan sesim. Ben; devletin değil, milletin tarafındayım. Tarafını seç Erdoğan. Devletin içindeki çıkar çeteleri mi, yoksa ümmetin duası mı?

Dünya fânidir. Tahtlar yıkılır, saraylar çöker, güçler kaybolur. Ama bir liderin geride bıraktığı dua ya da lanet kalır. Unutma: Ömer adaletle anıldı. Yezid zulümle. Hangisinin izinde yürümek istersin?

Ey Erdoğan, Toprağa karışmadan önce, toprağın kıymetini bil. Senin adını yazacak olan tarihçiler değil; Senin için dua eden halktır. Ve Mehdi’nin gölgesinde yer almak, sadece isimle değil, iz ile olur. İnsan, geride iz bırakmalı; izzetle, onurla, tevazu ile.

Ben Mehdi, senin iktidarına alkış tutmaya gelmedim. Senin kalbini uyandırmaya geldim. Kendi içinde sakladığın hakikati hatırlatmaya geldim. Eğer hala içinde bir kıvılcım kaldıysa, Yol uzun olsa da aydınlığa çıkar. Ama kibir perdeleri kapandıysa, Hakikat sesini yitirmiş demektir.

Ey Erdoğan, Sana son öğüdüm şudur: Unutma, bu milletin duası da bedduası da makbuldür. Sen hangi dualarla anılmak istersen, ona göre yaşa. Ve bir gün huzur-u mahşerde Mehdi ile değil, Hakk'ın huzurunda hesap vereceğini unutma.