İnsanlık bir çağdan diğerine geçiyor. Bu yalnızca bir teknolojik dönüşüm değil, bir varoluş imtihanıdır. Büyük Sıfırlama denilen bu süreç, insanlığı dijital bir düzene, yapay zekâya ve görünmez ağlarla örülmüş bir geleceğe sürüklüyor. Lakin şunu bilin: Her yenilik, hak ile bâtıl arasında bir tercihtir.
Dijitalleşme: Kulluk mu, Kulluk Edilen mi?
Ey insanoğlu! Bil ki teknoloji, bir nimettir; ama ilahlaştırılırsa bir imtihana dönüşür. Ellerinizde taşıdığınız cihazlar, kalplerinize hükmetmeye başladı. Gözlerinizi ekrana diktiniz, ama gökleri unuttunuz. Her şey sayılarla ölçülür oldu; ama insanın ruhu sayılarla ifade edilmez.
Bilgiyi hızlandıran bu çağda, hikmet yavaş yavaş unutuluyor. Dijital dünyanın sahte cennetlerine kapılıp, nefsinize yeni putlar mı dikiyorsunuz? Yoksa bu araçları hakikati yaymak için mi kullanıyorsunuz? Her ekran, bir ayna gibidir; sen ona değil, o sana bakar. Ve kalbinde ne varsa onu yansıtır.
Mahremiyetin Sonu ve Dijital Gözetim
Zamanın Firavunları artık tahtlarında oturmuyor; onlar, veri merkezlerinde hüküm sürüyor. Her adımınız izleniyor, her sözünüz kaydediliyor. Özgürlük, özgürlük adıyla elimizden alınıyor. Ey ümmet! Uyanın! Zira Kur’an’da Rabbimiz ne buyurur:
“Şüphesiz ki Rabbin, gözetleme yerindedir.” (Fecr, 14)
Kul, Allah’tan başkasının gözetimine razı olursa, kalbin kıblesi değişir. Dijital çağın vaad ettiği kolaylıklar karşısında teslim olmayın. Hakikati yayan her teknoloji hayırlıdır; ama insanı köleleştiren her sistem bâtıldır.
Yeni Bir Medeniyet İçin Dijital Hikmet
Ben Mehdi olarak size teknolojiden kaçmayı değil, onu adalet ve hikmet ile yönetmeyi öğütlüyorum. Her devrim gibi dijital devrim de ya insanlığı yüceltir ya da onu esir eder. Seçim sizindir.
Gelin, dijitali kullanalım; ama ona kul olmayalım. Bilgiyle değil, hikmetle yürüyelim. Her algoritmaya karşı bir ayetle duralım. Çünkü dijital çağda iman; ekranın ötesini görebilmektir. Dijitalleşen dünyada diriliş; hakikate sarılmakla mümkündür.