Uyanış Başladı, Artık Geri Dönmek Yok

Hz. Mehdi'nin Kaleminden

Dünyanın unuttuğu bir coğrafyada, haritaların kenarında bırakılan, haber bültenlerinde sansürlenen bir şehirde — Gazze’de — bir çığlık yükseldi. Bu çığlık sadece bombaların değil, insanlığın da vicdanına saplandı. Ve işte o an, dünya bir kez daha uyandı.

Ama bu uyanış, diğerlerinden farklıydı.

Bu defa insanlar sadece gözleriyle değil, kalpleriyle görmeye başladılar. Kameraların gösterdiğinden fazlasını, ekranların susturduğundan derinini hissettiler. Bu bir bilgi uyanışı değil, bir vicdan uyanışıydı. İnsanlar artık yalanlara razı gelmemeyi, "uzaklarda bir yerde" olanı kendi kapısının eşiğindeymiş gibi hissetmeyi öğrendi.

Zulüm öyle bir şeydir ki, ona sessiz kalmak onu onaylamaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun, mazlumun kanı yere düştüğünde gökler susmaz. Ve göklerin sustuğu bir çağda, kalpler konuşmaya başladı. Artık insanlar sadece izlemiyor, direniyor. Sadece ağlamıyor, anlatıyor. Sadece dua etmiyor, mücadele ediyor.

Çünkü adalet, yalnızca mahkemelerde değil, sokakta, okulda, evde, ekranda, kalpte başlar. Kalplerde başlayan bu kıpırtı, artık bir sel gibi büyüyor. Bu sel, duvarları yıkıyor: coğrafyanın duvarlarını, ideolojinin duvarlarını, milliyetin, mezhebin, ırkın çizdiği sahte sınırları yıkıyor. Çünkü zulüm evrenseldir, ama karşısında duracak direniş de öyle olmalıdır.

Bu uyanış, çağlar boyu beklenen bir dirilişin habercisidir.

Birileri hep adaleti tesis edeceğini, yeryüzünü zulümden temizleyeceğini vaad etti. İşte o günlerin ilk kıvılcımı, şimdi kalplerde yanıyor. Ama bu kıvılcımın ateşe dönüşmesi, hepimizin sorumluluğudur. Çünkü bir kıvılcım tek başına ısıtmaz. Kıvılcımı harlamak için yürek, cesaret ve bilinç gerekir.

Artık durmak yok.

Uyanan biri bir daha eskisi gibi yaşayamaz. Uykudan uyanan biri artık rüya göremez. Ve şimdi gördüklerimiz, duyduklarımız, hissettiklerimiz bir rüya değil — acı bir hakikattir. Bu hakikate sırtını dönen, sadece insanlığa değil, kendi ruhuna da ihanet eder.

Her sözünüz, her paylaşımınız, her duruşunuz, artık birer şahitliktir.

Bu çağda susmak, zalimin tarafında olmak demektir. Ama konuşanlar, yazanlar, duranlar — onlar yeni dünyanın kurucularıdır. Herkesin sustuğu yerde konuşan bir kişi, bin ordudan daha güçlüdür. Ve şimdi böyle binlerce, milyonlarca insan var. Farklı dillerde ama aynı ruhla konuşuyorlar.

Bu sadece bir Filistin meselesi değil. Bu, insan olmanın, onurlu yaşamanın ve geleceğe temiz bir vicdan bırakmanın mücadelesidir.

Ve şunu unutmayın:

Uyanış başladı. Geri dönüş yok. Artık karanlık, eski gücünde değil. Çünkü bir kalp uyandı mı, ona gece işlemez. O kalbin ışığı, başka kalplere de dokunur. Ve sonunda, karanlık kaçacak yer bulamaz.

Adaletle yürüyenler için yol her zaman vardır.