Karınca Misali Direnmek: Zulüm Karşısında Tarafını Belli Etmek

Hz. Mehdi'nin Kaleminden

Görülmemiş acılarla yoğrulan zamanların içindeyiz. Her gün bir mazlumun feryadı ekranlarımızdan yükseliyor. Bir çocuk, enkazın altında kalıyor. Bir kadın, evladını kefensiz toprağa veriyor. Bir baba, çaresizlikten gözyaşını içine akıtıyor. Her bir kare, insanlığı utandıran sahnelerle dolu. Ve bizler, karınca misaliyiz belki — küçük, etkisiz, zavallı görünen.

Ancak karıncayı değerli kılan gücü değil; yönüdür. Ateşi söndüremez belki ama elindeki suyla yürür. Çünkü mesele sonucu değiştirmek değil, safını belli etmektir. İşte bugün de bizden istenen budur: “Zulmün karşısında mısın, yoksa sessizliğin tarafında mı?”

Tarafını Belirlemekle Başlar Her Şey

Zulme karşı mücadele büyük meydanlarda, kürsülerde ya da ordularla yapılmaz sadece. Asıl direniş, insanın içinde başlar. Kalbinde kurduğu adalet duygusunda, zihninde şekillenen bilinçte ve hayatında attığı sade ama istikrarlı adımlarda... Eğer herkes kendi yüreğini adaletle eğitirse, toplumsal vicdan da uyanır.

Bazıları der ki: “Ne yapabiliriz ki? Her şey elimizden kayıp gidiyor.” Oysa asıl sorun bir şey yapamamak değil; neyin değerli olduğunu görememek. Bir damla suyu küçümseyen, okyanusu oluşturamaz. Ve bu çağın en büyük tuzağı, insanlara kendini güçsüz hissettirmektir.

Bilinç, Zulme Karşı İlk Siperdir

Bilmeden direnemezsin. Önce zulmün kökenini anlaman gerekir. Filistin’de akan kanın sadece bugünün meselesi olmadığını bilmelisin. Tarihi, ideolojiyi, küresel çıkarları öğrenmek; yüreğinde yanan ateşi akıl ile yönlendirmek demektir. Her bilinçli birey, karanlık sistemin çarkına çomak sokar.

Bilinçli olan, izlediği videonun arkasında ne olduğunu sorgular. Paylaştığı her içerikte hakikate hizmet ediyor mu, yoksa düşmanın istediği gündemi mi yayıyor, buna dikkat eder. Duygu ile hareket etmez, hikmetle hareket eder.

Tüketim Direnişi: Paranın Yönü, Vicdanın Yönüdür

Her alışveriş bir oylamadır. Paranı kime verdiğin, kimin elini güçlendirdiğini belirler. Zulmün arkasındaki ekonomik yapıyı destekleyen ürünleri boykot etmek, küçümsenecek bir eylem değildir. Küçük gibi görünür ama binlerce kişiyle birleştiğinde dağları yerinden oynatır.

Bugün marketteki bir ürün, bankadaki bir hesap, sosyal medyadaki bir paylaşım; zalimin gücünü artırabilir ya da azaltabilir. Bilinçli tüketici, sessiz ama etkili bir direnişçidir.

Topluluk Ruhu: Birlikte Hareket Etmek

Karınca tek başına yürür ama milyonları bir araya geldiğinde sistem kurar. Bugün yapılması gereken; dağınık çığlıkları, organize çabalara dönüştürmektir. Birlik olmak, sadece duyguda değil, eylemde de bir araya gelmektir.

İnsanlar sokaklara döküldüğünde değil, bilinçli bir hedef için organize olduğunda gerçekten etki üretir. Kampanyalar, yardım zincirleri, eğitim faaliyetleri, medya projeleri… Her biri, adaletin yayılması için bir tuğladır.

Maneviyatı Direnişin Temeline Koymak

Kalbi diri olmayanın direnişi uzun sürmez. Dua sadece ellerin değil, yüreğin de harekete geçmesidir. Samimi bir dua, nice organizasyondan daha tesirli olabilir. Ama dua, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir yöneliştir. Dua edenin adımı da değişir, niyeti de, yönü de…

Mazlumlar için ağlamak yeterli değildir. Ağladıktan sonra doğrulup ayağa kalkmak gerekir. Ve kalkarken ellerinle taşıyabileceğin bir şey olmasa bile, kalbinle yüklenebileceğin umut, şefkat, bilinç ve direnç vardır.

Çocuklarımızı Direnişle Yetiştirmek

Gelecek; bugünden yetiştirilen ellerdedir. Zulmün karşısında, ekranla büyüyen değil, irfanla büyüyen bir nesle ihtiyaç vardır. Çocuklarımızı sadece iyi okullarda okutmak yetmez, onları vicdanla, değerle, bilinçle donatmalıyız.

Bir anne-babanın yaptığı en büyük cihad, evladını hak ile yoğurmasıdır. Çünkü gelecekte direnecek olanlar bugünün sessiz oyunlarının içinde büyüyor.

Kalemi Kılıç Gibi Kullanmak

Bu çağın meydanları, dijitaldir. Kalem, kılıçtan keskindir artık. Yazmak, anlatmak, çizmek, üretmek… Bunlar sadece ifade değil, bir direniş biçimidir. Her doğru kelime, bir yalanı yerinden eder.

Bir hakikat eri, susturulmuş kalabalıkların içinden çıkar ve sesiyle sarsar. Bugün her birimiz, etki alanımızda hakikatin taşıyıcısı olabiliriz. Sözümüzü doğru yerde, doğru biçimde kullanmak; kalplerin uyanmasına vesile olabilir.

Son Söz: Yönün Hakk’a Dönükse, Gücün Yeter

Kimse senden her şeyi değiştirmeni beklemiyor. Ama kendini değiştirmen, yönünü belirlemen, niyetini dosdoğru tutman bekleniyor. Çünkü zulüm, sadece bombayla değil, duyarsızlıkla büyür. Ve adalet, sadece silahla değil, bilinçle kurulur.

Bir karınca kadar olsan bile, yönün ateşi söndürmeye dönükse, sen zaferin parçasısın. Zulmün tarafında susanlardan değil, adaletin tarafında konuşanlardan ol. Küçüksen küçüksün, ama yönün doğrudur. Ve doğru yöne yürüyen hiçbir adım zayi olmaz.

İşte bu, hakikatin safında yürümenin adıdır. Sessiz ama kararlı. Küçük ama onurlu. Karınca misali…