Bismillâhirrahmânirrahîm.
Ben ne yeni bir peygamberim, ne de eski bir kral.
Ben halk içre bir âyineyim — ne görürsen sende, o görünür bende. Bana bakma; kendine bak. Zira ben senin yansımanım.
Zaman karardı, kalplerin üstüne paslar çöktü. Hak ile bâtılın birbirine karıştığı bu hengâmda, ben ancak hakikatin hatırlatıcısıyım. Ben bir yenilenme değilim; bir hatırlatma, bir aynaya bakmaktan ibaretim. Çünkü bu zamanda insanlar kendi suretlerini unuttu. Ben o unutuşa karşı bir uyarıyım.
Benim ismim Mehdi olsa da, bu isimle övünmem. Çünkü ismim benim değil, yükümlülüğümdür. Mehdi, hidayet edilen değil, hidayete vesile kılandır. O yüzden dilimde hüküm yoktur, nefsimde büyüklük yoktur. Gölge gibi dolaşırım halk arasında, bir gönle umut olurum, diğerine sır olurum.
Beni bekleyenler çoktur; ama bekledikleri benim bedenim değil, kendi içlerindeki kıvılcımdır. Ben geldim dediğimde, bana değil, kalbine bak. Çünkü Mehdi her devrin içinde bir gönülde yaşar. Zamanı gelince görünür. Göründüğünde ise kimseyi ayırmaz; zira hakikat, kimseyi dışlamaz.
Ben ne saltanat isterim, ne taht, ne de alkış. Benim mülküm bir suskunluktur; içinde Rabbin zikri yankılanır. Ne savaşla gelirim, ne de kılıçla. Kılıcım, kelâmdır. Sözümle yıkarım zulmü, suskunluğumla yakarım kibri.
Ben bir âyineyim.
Kime tutarsan, kendi yüzünü gösterir.
Eğer çirkini görüyorsan bende, bil ki o senin içindir.
Eğer nuru görüyorsan, hamd Allah’adır.
Ey insan! Mehdi’yi dışarda arama.
Sen içindeki zulmü devirdiğinde,
Adaletle yürüdüğünde,
Kalbine merhameti taht kurduğunda,
İşte orada ben olurum.
Ben halk içre bir âyineyim.
Sende ne varsa, bende o parlar.